Çarşamba, Temmuz 21, 2010

anımsamalar: potansiyel suçlu


potansiyel suçlulardır, aynadaki suretinin başka biri olduğunu bilenler; ciddi bir müteahhitlik başarısına imza atmanını heyecanıyla, kendini inşa etmeye çalışanlar;çok farklı bir dine iman edip,kendi kutsal kitabını kalbiyle yazanlar; kanayarak yaşamayı becerebilen beşinci sınıf bar müdavimleri; transvestiler ve zenciler...

şizoid günler - örneğin arabeskin hüküm sürdüğü kurşuni bir perşembe - çoğaltmayı sevenler de eklenebilir bu kategoriye: kategorize etmek mümkün olsaydı eğer...

"içindeki potansiyeli harekete geçir!" yeni kapitalizmin ayinlerinden birinden alınma bu cümle ( şu çoklarca dolar verilip gidilen "guru" toplantılarından birinde duymanın istatiksel olarak çok mümkün olduğu cümle ) çarpıtılmaya ne kadar teşnedir senin yüreğinde:
"suçuyorum işte!"

potansiyel var demek ki sende...


*fotoğrafı, barcelona'da, fahişelerin ve tekinsiz adamların gezindiği bir arka sokakta çektim. gördüğüm en ayrıksı evsizdi- ki çoğunun ayrıkotları olduğunu düşünrsek bu vurgunun güçlülüğünü anlayabilirsiniz.. gözleri çok güzeldi ama sanırım aklı gibi kanıyordu.bana baktığı anı hiç unutmayacağım.

Salı, Temmuz 13, 2010

genel af


insan karakterinden kolay kolay emekli olamıyor: hırçın bir adamım, bunu kabul ediyorum artık- en fazla da kendime karşı. kendi kendimle sulh ilan edemediğim için, neye isyan ettiğini bilemeyen bir asi gibi kendi dağlarıma çıktım.


hiç olmayacak bir devrimi bekleyen hayalperest bir gerillanın, yıllar içinde profesyonel bir eşkiyaya dönüşmesi gibi; cümlelerim acıtmaktan başka bir işe yaramamaya başladı.kendimi ve en yakınımdakileri...


bütün bu illegal sürecin sonunda, inandığım değerlerin ve insanların ( en azından bir bölümünün ) büyük ve kof bir hayalden ibaret olduğunu öğrendim.hayata benim yüklediğim anlamların gereksizliğini...


kendimi affetmemeyi öğrendim...


ve kendimi affetmeyi...


genel af zamanı şimdi, dağlardan iniyorum.


kendimi sürgün ettiğim adalarda ve kuzey kentlerinde, griler vardı son seferinde: hep manen siyah-beyaz gibi geliyordu çektiğim fotoğraflar.


oysa, unutmuşum bu rengarenk fotoğrafı da, üstelik çok kuzeydeyken çekmiştim ben.


genel af zamanı şimdi: tüm renklerimle barışma zamanı...


*fotoğraf, kopenhag'ta çekildi. "venividisoni" uygulandı.

Salı, Temmuz 06, 2010

anımsamalar: mutluluk


bilenler bilir: benim zekam da kalemim de, akılla değil yürekle çalışır. küçük defterimi alıp bir kenara çekilmişsem, bilin ki kişisel tarihimin çağdönümlerinden biri yaşanmaktadır. genellikle Aşk ( büyük harfle, illa ki ) neden olur boyumdan büyük cümleler kurmama: hem mecazi, hem gerçek anlamıyla. Aşk'la ve Aşkla yazabilirim ancak ben bu yüzden...ve bu yüzden de, eninde (ve elbette) sonunda hüzünlü cümleler kurmak kaçınılmazdır.


bu kez, biraz daha farklı hissediyorum ama: bir tuhaf mutluluk, bir Aşk hali var üzerimde. nasıl demeli, sanki 68 yılında bir hippi komününde yaşayan sevimli bir kaçık gibi hissediyorum kendimi; gerisini siz hesaplayın artık. kendi kendimle çok büyük bir ateşkes ilan etmiş gibi, ne olursa olsun bozulamayacak bir barış bu..."savaş tarihçisi" terimi vardır ama "barış tarihçisi" terimi yoktur. ben kartvizitime bu sıfatı yazdırayım istiyorum artık. mutlulukla yazayım...


mutluluğumun ve mutlu olmanın kıymetini anlamak çok güzelmiş meğer, beni mutlu eden şeyler gitse bile; bendeki izleri, imzaları ne güzel.iyi ki bu kadar çok üzülmüşüm, iyi ki keder de çok olmuş hayatımda, hüzün de; iyi ki acılar olmuş hayatımda ve iyi ki kaybetmeyi bilmişim...


o yüzden, mutluluğumu (da) yazayım istiyorum artık. çünkü, yeniden anımsıyorum ki, yazarken zaten mutluyum ben...



* fotoğrafı, iki yıl önce ece bir konser öncesi çekmişti...

İzleyiciler

Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
"verba volant, scripta manent..."