bilenler bilir: benim zekam da kalemim de, akılla değil yürekle çalışır. küçük defterimi alıp bir kenara çekilmişsem, bilin ki kişisel tarihimin çağdönümlerinden biri yaşanmaktadır. genellikle Aşk ( büyük harfle, illa ki ) neden olur boyumdan büyük cümleler kurmama: hem mecazi, hem gerçek anlamıyla. Aşk'la ve Aşkla yazabilirim ancak ben bu yüzden...ve bu yüzden de, eninde (ve elbette) sonunda hüzünlü cümleler kurmak kaçınılmazdır.
bu kez, biraz daha farklı hissediyorum ama: bir tuhaf mutluluk, bir Aşk hali var üzerimde. nasıl demeli, sanki 68 yılında bir hippi komününde yaşayan sevimli bir kaçık gibi hissediyorum kendimi; gerisini siz hesaplayın artık. kendi kendimle çok büyük bir ateşkes ilan etmiş gibi, ne olursa olsun bozulamayacak bir barış bu..."savaş tarihçisi" terimi vardır ama "barış tarihçisi" terimi yoktur. ben kartvizitime bu sıfatı yazdırayım istiyorum artık. mutlulukla yazayım...
mutluluğumun ve mutlu olmanın kıymetini anlamak çok güzelmiş meğer, beni mutlu eden şeyler gitse bile; bendeki izleri, imzaları ne güzel.iyi ki bu kadar çok üzülmüşüm, iyi ki keder de çok olmuş hayatımda, hüzün de; iyi ki acılar olmuş hayatımda ve iyi ki kaybetmeyi bilmişim...
o yüzden, mutluluğumu (da) yazayım istiyorum artık. çünkü, yeniden anımsıyorum ki, yazarken zaten mutluyum ben...
* fotoğrafı, iki yıl önce ece bir konser öncesi çekmişti...