
iki kalp arasındaki en kısa mesafeye "aşk" denir. bize, mektepte böyle öğrettiler... bu yüzden, gerçek aşklar mesafelere dayanıklıdır: hem zamansal, hem mekansal olarak. yazdıklarımın ütopik olduğunu biliyorum: kilometreler ve günler ilişkilerin kurdudur diye düşünüldüğünü de.
ama zaten aşkın kendisi bir ütopya değil midir?..
ben hep ütopyalara inandım. iyi niyetli bir bakış açısıyla "saf" ya da bıyık altından gülerek söylendiği üzere "hayalperest" bulunsam da, ben hep kalbimle düşündüm. aklıyla düşünen bir insan nasıl inanır ki zaten bir ütopyaya?..
kendi varolmayan ülkemi usul usul tasarlayıp kuruyorum her seferinde: iskambil kağıdından kule yaptığımı bilerek. bir tek kupa kağıtları olsun ama , o kağıtların üzerinde kırmızı kalpleri göreyim yeter...
yıkılacakmış: olsun, ben yükselttim ya kulemi...
olsun, ben inandım ya bir ütopyaya...
"aklıyla düşünen bir insan nasıl inanır ki zaten bir ütopyaya?.."
YanıtlaSilbu yazıyı çok sevdim ben.
mermaid,biliyorum sen pek hazzetmiyorsun -haklı gerekçelerle- bugünden ama, aziz valentin iyi bir adamcağızmış sonuçta: bir ütopistmiş o da...
YanıtlaSil:) bizler gibi.
YanıtlaSilaynı taraftan baktığımız için midir hepimizin ütopyasında "aşk" yer alıyor...
YanıtlaSilSaf değil..olsa olsa naif derim ben sana.
YanıtlaSilBugün yine Küçük Kara Balık'la bozdum kafayı. Belki o da bir ütopya ama o kadar benim yanımda ki her zaman, benim için gerçekten yaşıyor. Aşk da böyle, inanmıyorsan ütopyadır, inanıyorsan hissediyorsundur ve senin için gayet gerçektir işte. Eski hikayelerde kadın erkek arası tüm bağlılıkların adı aşkmış, şimdi yok o aşk değil, tutku, yok o aşk değil takıntı, alışkanlık vs. deyip duruyoruz. Yahu bırakalım psikolojik olarak irdelemeyi, aşksa aşk işte kardeşim, tükeniyorsa da aşk tükenmiyorsa da aşk. Kim aşk her koşulda sürer demiş ki biz tükendiklerini görüp aşk yok diyoruz. bıla bıla bıla ayrıca... :)
YanıtlaSil