Pazartesi, Mart 15, 2010

pisikopatinin mimi ya da 7 tuhaf şey...

pisikopati sağolsun çok "kazık" bir mim yollamış: bilenler bilir, blogger olmanın “teamüllerinden” biri de bu mimlere uymaktır. buna göre “kendimle alakalı 7 ilginç şey” yazmak zorundayım. bir açıdan bakarsanız, yetmiş tane de yazabilirim; bir açıdan bakarsanız bana ilginç gelen şey size ilginç gelmeyebilir.ayrıca "ilginç" benim için çoğu zaman "tuhaf" anlamına geldiği için, bu listeye "taylan'ın tuhaflıkları" da diyebiliriz bir bakıma...
işte bu da benim mimim...

1- nesnelerle ya da parayla ilişkim çok kuvvetli değildir.bir konu dışında:kitaplarım…kimseye kitap vermemeye çalışırım, eğer kıramayacağım biriyse, kitabı verir, unutur ve hemen yenisini alıp kütüphaneme koyarım.

2- kulakla oynarım.bu,çoğu insana bayağı garip gelen bir huyum farkındayım.o yüzden çok yakınım insanlar dışında kendimi bu konuda engelliyorum. ayrıca oynanacak kulağın da kriterlere uygun olması gerekiyor:soğuk olması şart mesela.işin ilginci, bu genetik bir durum…dedem, dayım ve en küçük kuzenim de kulakperver kimseler…

3- yatak odamda çok çok nadir uyurum, genellikle salonda kıvrılıp kalmayı tercih ederim.

4- pisikopati gibi ben de solak olmayı –nedense- bir ayrıcalık olarak görürüm.kendimden alıntı:
” solağım ben: Yüreğimin yanında aklım… siyaseten ve aklen bedelini dönmenin soluna, öderim elbet; umurumda değil, zaten sabahları da solumdan kalkarım ben. ters köşeye yatmaz ama yüreciğim – sırf siz kendi helal tarafınızı işaret ettiniz diye…”
sizin haramız helaldir bana. sizin günahınız en yüce sevap…
ben soldayım- yüreğimin yanındayım.”


5- kendime dair geleneklerim/ritüellerim vardır ve bunlar bazen alçakgönüllü bir folklöre kadar varabilirler.yurt dışında bir yere gittiğimde mutlaka ece ve gülben’e el yazımla kart atmak ya da tanya’yla deli dansı yapmak bunlardan bazıları…

6- haklı olduğuma inandığım konularda her şeyi yapabilirim.üniversitede haksız yere sınıfta bırakılmaya çalışıldığımda, bir bidon benzin ve çakmakla okula gidip, kendimi –ve okulu- yakmakla tehdit etmiş….ve sınıfı geçmiştim.

7- bunca şeyden sonra bile, hala “aşk” a inanırım…

8 yorum:

  1. Bizim evdeki sahipsiz Kafka kesin senin...diil diyosun ama...

    Deli dansını acaba becerip hastanede yapabilir miyiz...ah bilemedim bak şimdi...uzundur yapmadığımdan hantallaşmış olabilir şu benden.

    ve evet aşka hala inananlardansın...

    YanıtlaSil
  2. Solak olmanıza şaşmadım:) Solaklar hep özeldir:) Ve o alıntıya bayıldım. Bence daha pek çok tuhaf şey vardır:) Kitap konusunda, ben de aynıyım, armağan eder, yenisini alır ve unuturum. Aşka hep inanıcaz hem biz değil mi, ne olursa olsun:)?

    YanıtlaSil
  3. Eline sağlık sen de yazmadan önce en az benim kadar acı çektin farkındayım ama değmiş:)

    Sen de solaksın ha, ondan kan çekti demek:)

    YanıtlaSil
  4. Yüreğinize ve kaleminize sağlık diyorum yeniden .İyi ki solağım ve kendimi daha çok sevmeye başladım:)Tabii bunda yazınızda ki alıntının yeri büyüktür.Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Kim bilir aşk ve mutluluk ilişkisi çok eskilerden, ana rahmine dolayısıyla yaşama tutunduğumuz o ilk haftadan komşu birbirine belki de? Annemize tutunur tutunmaz daha 0.4mm iken o hafta ortası ilk kalbimiz oluşuyor, hemen aynı hafta sonuna doğru beyin hücrelerimiz saptanıyor. Öyle ki henüz ultrasonda bile görünemez haldeyiz ama kalbimiz ve beynimiz 0.4mmde yanyana.. Yaşam ilerledikçe de değişen yok, kalp ve beyin hep bağlı birbirine ama her zaman kalp aynı, önde giden, başına buyruk. Kalp beyne boyun eğmez, paniği,heyecanı, mutluluğu, rehaveti, yoksunluğu, korkuyu, mantıksız bile gelse aşkı, beyne rağmen gerçek duyguyu yaşatır insana. Hatta ben bugün kalbin kasılmasını sağlayan özel ileti sistemine dahil olmayan, ama neden kendi elektriksel potansiyellerini oluşturdukları bilinmeyen bazı özel kalp hücrelerinin bizim kendimize has dalga frekansımızı, auramızı yaratmada çok önemli olduklarını düşünüyorum. Evet kalbimiz attıkça eşsiz olacağız, hepimizin kalbi ancak senkronize olabildiği kalpleri sevecek, bu benzeşmemenin bedelini yalnızlıkla ödediğimiz de olacak, tek unutmamamız gereken kalbe şans vermeden beyne şans verilmemesi gerektiği.. Çünkü böyle yaratıldık.. Hem aşk olmasa sevdiği ile mekan, zaman, hatta vuslat söz konusu olmaksızın aylar geçirebilen insanların sevmediği sözkonusu olunca birlikte olunan mekandan çabucak kaçma istekleri nasıl açıklanabilir?

    YanıtlaSil
  6. Solaklarla yemek yemek zordur. Husumet içeren bir giriş gibi olsa da şunu belirteyim; solaklar ilgi çekicidir. Düzen bozucu bir yönleri vardır sanki.
    Bi de tuhaftırlar.

    YanıtlaSil
  7. bende de bir kitabin kaldi, yerine yenisini koymadiysan geri gondereyim 'Oysa Herkes Kendisiyle Mesgul'

    YanıtlaSil

İzleyiciler

Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
"verba volant, scripta manent..."